Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,4372 | 34,4992 | |
EURO | 36,3826 | 36,4482 | |
Son zamanlarda özellikle sosyal medya dediğimiz paylaşım alanlarında insani değerlere ve toplum adına kaybettiğimiz değerlere vurgu yapan pek çok özlü söz okuyoruz.
Mutlaka siz de denk gelmişsinizdir.
Sürekli olarak insanlar tarafından yarı yolda bırakıldığını, ihanete uğradığını, yaptığı iyiliklerin karşılığını alamadığını, dostlarının da kendisini işi düştüğünde aradığını anlatan pek çok mesaj paylaşılıyor.
Hiç kimse de demiyor ki, ‘ben, bana inanıp güvenen arkadaşımı yarı yolda bıraktım, arkadaşım bana güvendi ama güvenini sarstım, Birileri insanlığıma güvendi ama ben onun güvenini yıktım.
Hiç böyle bir mesaj okudunuz mu?
Ben hiç görmedim.
Hepimiz sütten çıkmış ak kaşık gibiyiz.
Bir kanatlarımız eksik.
Melekler gibi, ermiş gibi dolaşıyoruz ortalıkta.
Sanırsınız ki, hepimiz iyilik abidesiyiz, hepimiz haktan, hukuktan, empatiden, dostluktan, insani ve vicdani duygulardan öldük öleceğiz.
O kadar iyiyiz ki dil ile tarifi mümkün değil.
Hep biz ihanete uğradık, hep biz sevdik ama sevgimiz anlaşılmadı, hep biz dürüst davrandık, hep biz iyilik yaptık, hep biz yarı yolda bırakıldık.
Biz hep iyiydik ama başkaları hep kötüydü.
İşte ben de buraya takıldım.
Öncelikle; biz kimiz, başkaları kim?
Özellikle işi düşen dostlar üzerine yapılan yorumlar ve paylaşılan mesajlar çok ilginç.
Herkes işi düşünce arayıp soran dostlardan şikayetçi.
Oysa asıl mantık hatasını, hatta insanlık hatasını burada yapıyoruz.
Dost dediğimiz insan bizi işi düşünce aramalı zaten.
Başka ne zaman arayacak ki?
Ne güzel ki, işi düşünce aklına beni aramak gelen dostlarım var.
Zaten dostlar bunun için değil midir?